Yarım elf yol boyunca karşılaştığı hemen hemen herkesle göz teması kurmuş, bir kısım kişiye de başıyla selam vermişti. Sivri kulakları etrafından uzanıp sırtına kadar inen siyah saçları hızlı adımları ve tatlı tatlı esen rüzgar yüzünden savruluyor ve zaman zaman görüş açısını kapatıyordu, fakat aldırış etmedi... Yavaşlamadı...
Yanında sessiz, sakin yürüyen kardeşini göz ucuyla sık sık kontrol ediyor ve kızın şehir hakkındaki düşüncesini anlamaya çalışıyordu. Gerçi bu kadar açık bir hayranlığı anlamak için pek uğraşmamıştı. Yine de üvey kardeşinin mimiklerini kısa aralıklarla süzmeye devam etti.
Yol bitmiş, iki sivri ve ortalarında daha kısa, yassı ve hayli geniş bir yapıdan oluşmuş konutun giriş kapısı kardeşlerin önlerine dikilmişti.
Misafirhanede pinekleyelim kardeşim. Şehrin Efendisi geldiğimizden haberdar olmuştur ve o davet etmediği sürece taht odasına çıkmaya niyetim yok