Lilium TR
Lilium TR
Lilium TR
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Lilium TR

Saflığın Zambağı
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Prywildom'a Dönüş

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Mertuil

Mertuil


Mesaj Sayısı : 37
Kayıt tarihi : 02/04/07

Prywildom'a Dönüş Empty
MesajKonu: Prywildom'a Dönüş   Prywildom'a Dönüş Icon_minitimeCuma Nis. 13, 2007 6:52 pm

Kuraklık…Belki de bu topraklar üzerindeki en büyük lanet…Beklide bu topraklara göz koyan canlılara verilen bir ceza bilinmez.Ama bilenen odur ki hep kuraklık hüküm sürmüştür bu bozkırlarda.Her gelen zülüm için gelmiştir Prywildom kalesinin hakimiyet sürdüğü bu topraklara.Zeka sahibi olarak bilinen canlılar insanlar elfler cüceler hepsi üzerinde bulunduğu dünyanın ortasında yer alan ticari ve stratejik olarak köprü olan bu topraklara göz koymuştur.Ve beklide bu bozkırlardan mal taşıyan at arabalarından çok savaş naraları atan canlılar geçmiştir.

Sapsarı güneşin yaktığı bozkırların üzerindeki hava yavaş yavaş dalgalanıyordu üzerinde mavi bir çember oluşurken.Dünyalar arası düzen,Galaksilerin dizilişleri ve zaman denilen o lanet olgu hepsi el elle vermiş engel olmaya çalışıyorlardı bu çembere.Ama sanki inadına yaparmış gibi çember büyüdü ve mavi bir daire oluşturdu.Çünkü kendilerini Tanrıların hizmetkarı olarak adayanlara veya gücün kendisine efendi olmayı becerebilen büyücülere bu üç kuralda engel olamazdı.Mavi dairede kahverengi bir benek belirdi ve yavaşça kurumuş bozkırı ezdi.

”Ah yaşlılık…Mandos’un sakalı…”

Diye sızlanarak.Ellerini cübbesinin içine daldırdı.Dalgalanan cübbede kemere asılı olan onlarca torba göze çarpıyordu ama dikkatli bakan bir göz son derece parlak bir gürz ve onun yanına asılmış kın içindeki hançeri fark edebilirdi.Adam cübbesinden çıkardığı kaval boyutundaki çubuğu narin parmakları arasında çevirirken çubukta sade ve gösterişsiz bir asaya dönüşü vermişti.Asayı yere basarak ilerlemeye koyuldu o asayı yere değdirdiğinde mavi boyut kapısıda yok oldu.

*Buralarda gelip geçen tüccarlar için çadırlar olurdu…Saeros’un yerine kim geçti acaba bu sakinlik niye…Biri büyük öbürü küçük iki tepeyi süzdü onları geçtikten sonra ne olduğunu anlardı.Belki de savaş söylentisi yayılmıştı…Neyse diye düşündü şaşmak onlara düzeltmek bize…İlk tepeciği tırmandığında küçük(ama yetenekli) bir birliğin saklana bileceği gibi kale ve arazi arasında yer alan bir düzlük gördü.Birden eski anılar aklına geldi.Büyü ve savaşçılık arasında kalmış bir sürgün elfi bir karaelf…Kaçıncı bedeniydi kaçıncı kaçışı kaçıncı doğuşu bilmiyordu ama anıları olduğu gibi aklındaydı.Mertuil Darkelven…Soyadını bile kullanmadığı zamanlar gururla Du’Ruth soyadını kullanamadığı zamanlar.Emrindeki küçük bir bölük drow ve korumaya yemin ettiği bekçi çukuru…Sahi bekçi çukuru onun yerinde şimdi bir kum tepeceği yükseliyordu.Bir terslik mi var diye düşündü.Ama terslik olsa bunu öngörmesi gerekirdi.Çok önceden Darkelven bendeninden kurtulduğu gerçek Tanrıları bulduğu ve sadakat yemini ettiği zamanlarda tıpkı Saeros’un artık yorulduğunu ve ölümünü talep ettiği zamanlarda…Mandos’un izni ile kader çizgisini gördükleri zaman bunu görmeliydi aynı gördüğü birkaç gün sonra gelecek savaş gibi.

Acele etmeye başladı şimdi asasına yaslanmıyordu onu koltuğunun altına çekti ve yaşlı bedenini bacaklarına emanet etti.İkinci tepeyi çıktığında dona kaldı ve karşısındaki manzaraya bakmaya başladı.Sonra kahkaha attı neşesiz ama içinde sonsuz nefret barından bir kahkaha karşısında Prywildom yükseliyordu.Ama eski görkemini biraz kaybetmiş gibi şimdi sanki biraz nasıl derler harabeydi.Yavaş yavaş göçük surlardan içeri girdi yıkık evlerin bulunduğu sokaklardan geçti ve şehrin merkezindeki iç kaleye kadar yürüdü. Bir zamanlar yüzlerce odadan oluşan şatonun yıkıntılarına girdi.Geç kaldım dese harabeler çok eskiydi...Tekrar bir kahkaha attı asasına yaslanıp diz çöktü kahkasını bastırarak haykırdı.

Kim...?"dedi."Kimin gücü sapmadan akan kader nehrinin akışını değiştirebilirdi."

Tabiki insanlar her dakika kendi kaderlerini değiştirebilirdi ama bütün bir dünyanın kaderi nasıl değişirdi.

"Siz mi seslendiniz beyim..."Öfkeden kuduran bedende bir sarsıntıya neden olmuştu.Basit bir ses küçük bir kız sesi asasını savurarak hızla arkasına döndü.Üstü başı yamalı küçük bir kız çocuğu duruyordu karşısında...Asasını indirdi konuşmaya çalıştı.
"Ne oldu burada..."
"Bilmem burası hep böyleydi beyim...Babam zamanında da böyleymiş."
"Peki bu kale...Sahipleri?"
"Dediğim gibi beyim biz kendimizi bildik bileli burası böyledir ama dedem bazen eski krallıkla ilgili bilgiler anlatırdı...Onlardan kalan bazı eşyaları hala saklar isterseniz size satabiliriz.Sizi eve götüreyim mi?"

Elf sanki emir verilmişçesine doğruldu ve kızı başı ile onaylayıp takip etmeye başladı.Şehrin diğer tarafında güney kapısında azda olsa tamir edilmiş eski binalara doğru ilerlediler.Sokaklarda insanlar arası ama tamir edilen evler bile çok azdı.Pencerelerden bir iki suret fark etti.Kız küçük bir evin kapısına gelip onu iterek açtı.
"Buyurun beyim...
Kız içeri koşarak kaybolmuştu.Elf yavaşça içeri süzüldü ve etrafı inceledi eski püskü eşyaların olduğu küçük bir odaydı istemeden güldü zenginlikler içinde yüzen bu halk ne hallere düşmüştü.Sonra kız bir başka odadan içeri girdi yanında bir hayli yaşlı bir insan vardı.

"Siz mi ilgileniyorsunuz eski eşyalarla beyim bana gelmekle en iyisini yaptınız diğer köylüler şarlatandır.Normal kılıçları toprağa gömer yutturmaya çalışırlar beyim en iyi seçimi..."

Elf elini kaldırarak adamı susturdu."Bana geçmişi anlat bende eşyalarına bir göz atacağıma söz vereyim."
İhtiyar bozulduğunu belli etmeden toparlamaya çalıştı.
"Tabi beyim benden başka kimse gerçek hikayeyi bilmez beyim diğer köylüler şarlatandır beyim...Banada babam anlattı onunada babası anlatmış biz komutan soyundan gelirmişsiz beyim.Krallığın kurucusu ölümsüz kral Saerus yada Saperlos da olabilir her neyse o öldüğün gün yas değil şölenler ilan edilmiş.Bunu o istemiş zaten öleceğini tüm ahaliye açıklamış...Onun bedeni yakıldıktan sonra ölümü için gelen dostları işehri terkederken bir rahip yada büyücü bir elf demişki Şehir kendine en uygun yöneticiyi seçecektir her zmanki gibi düşmanlarınız ve savaşınız bol olacak onları kendiniz atlatacaksınız ama birgün gerçek bir yıkım buraya gelecek o savaş için ben geri döneceğim..."
Elf buraları geç biliyorum dercesine elini salladığında ihtiyar bir kere daha bozulmuştu.
"Neyse beyim dedikleri gibi hemen savaşlar başlamış kralın gittiğini kahramanların terk ettiğini duyan tüm ırklar başımıza üşüşmüş ama hiçbiri bizi yenememiş ama bir gece şatodan bir çığlık gelmiş bir kadın çığlığı ve şatoda havaya uçmuş beraberinde de tüm şehri götürmüş."

Elfin yüzü kasılmış belli ki zihninde olanları tartıyor ne kadarının doğru olabileceğini kestirmeye çalışıyordu.O sırada ihtiyar eski püskü eşyaların olduğu sandıkları sürükledi.Altın şamdanlar parçalanmadan kalmayı başaran küçük heykeller bir iki yanık parşömen ve etrafına titreşimler yayan bir deri kaplı defter...Titreşimler...Evet elf yavaşça elini ona uzattı gerçektende defterin kendisine özgü bir aurası vardı.
"Ah beyim en güzel ve değerlisini seçtiniz o defterdeki yazıları kimse okuyamaz ama belki çok nadir ve gizli bir yazılmıştır o yüzden benim içinde çok değerlidir."
Belli ki ihtiyar koparabildiği kadar para koparmaya çalışıyordu.Elf belli belirsiz defteri çevirip incelemeye başladı açmıyordu sonra bir kese çıkartıp ihtiyara attı.Afallamış adam titreyerek keseyi kaptı bu beklediğinden de fazlasıydı.
"Bana bir ev bul hemen masa ve yatak olsun ve ekmekle su getir."
Konuşurken adamın yüzüne bakmıyor hala defteri süzüyordu.Panik halindeki ihtiyar kısa zamanda ona bir yer gösterdi ve kendi isteği doğrultusunda onu yalnız bıraktı.Elf masaya oturdu ve defterin kapağını açtı.Boş sayfanın sağ üst köşesinde altın yaldızlarla kadim dilde bir yazı yazıyordu.

” Veidrava Knaak Korialstrasz Saéros Inglorion’un Güncesi

Yazıyordu Mertuil'in gözlerinde bir anlık bir zafer pırıltısı göründü sonra onun yerini ciddiyet aldı ve ilk sayfayı çevirdi.


En son tarafından C.tesi Nis. 14, 2007 5:33 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Veidrava
Kirli Kral
Veidrava


Mesaj Sayısı : 87
Kayıt tarihi : 01/04/07

Prywildom'a Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Prywildom'a Dönüş   Prywildom'a Dönüş Icon_minitimeCuma Nis. 13, 2007 9:28 pm

Prywildom'a Dönüş Asdzxc


En son tarafından Paz Nis. 15, 2007 2:53 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://liliumtr.yetkin-forum.com
Mertuil

Mertuil


Mesaj Sayısı : 37
Kayıt tarihi : 02/04/07

Prywildom'a Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Prywildom'a Dönüş   Prywildom'a Dönüş Icon_minitimeC.tesi Nis. 14, 2007 2:23 pm

"Bunu yapmayacaktın işte huzurumu bozacak bu iş Ronald...Burayı işgal edebilmek için inceliyor olabilir..."
İhtiyar adam hala cebindeki sıcaklığı düşünerek penceresine dikilen köylülere aldırmıyordu.
"İşgal mi?Saçmalamayın sadece bir gezgin ve hiçte fethedebilecek bir komutan gibi durmuyor.Daha çok kırklarında biri gibi ama gözlerine bakarsan her an ölecek bir ihtiyar gibi...Hem bu köyün ,bakın köy unutmayın burası artık bir şehir değil,nesini işgal etmek isteyecek ki"
Bu arada ister istemez gözleri havaya kaydı garip bir bulutlanma vardı bugün hayret buralara hiçte yağmur yağmazdı...
----
"Ah başımın belası...Demek küçücük bir deftere sığdırıldın kaldın ha..."
Büyükçe bir ekmek parçası aldı ve ıslatarak ağzına attı...Düşünceli bir şekilde çiğnedikten sonra gözlerine belki uzun bir süredir unuttuğu parıltı yerleşti...Aniden masanın üstünde ne varsa yere saçtı ve masanın üstünü boşalttı.Belinden çıkardığı hançeri ile tahta masayı oymaya ve rünler kazımaya başladı.
"Biz sizi Dünyanın en güçlü büyüleri ile yarattık ama ne yazıkki yaratıldığınız büyüyü kullanma kifayetine sadece bazılarınız ulaşacak..."
Az önce oturduğu sandalyeyi atiklikle kaldırdı ve bir bacağını kopardı...Onuda ortadan ikiye ayırıp kıymıklı kısmını kav yardımı ile tutuşturdu.
"İçinize ateşin özünü koyduk...Ruhunuz bedeninizin sıcaklığını tanısın diye..."
Masayı dörtte üç olarak düşündü ve sol üst köşesine bir kalp gibi yanan tahtayı koydu.Elleri ile madalyonuna sarıldı ve haykırdı...
"Ve ruhlarınızı hapsettiğimiz boşluktan size seslendik gelin bedenlerinizi bulun diye...Bize itaat edin bizim için kul olun diye Gelin dedik..."
---
"O da nesi şu kurşuni bulutlara bak çok hızlı değiller mi sizce de..."
Koca Ronald'ı sıkıştırmaya gelen köylüler arasındaki bir delikanlı havayı gösteriyordu.
"Lanet Olsun!!!"
Gözleri fal taşı gibi açılmış ihtiyar bulutların hızla az önceki esrarengiz adama verdiği evin duvarlarından içeri girdiğini gördü...Sonra bazıları onun üstünden de süzüldü.Köylüler bağrışarak evlerine kaçtılar bunlar ölü insanların ruhlarıydı.
---
Şimdi ellerini iki yana açmış yüz hatları tamamen belirginleşmiş elfin boynundaki madalyon kara bir aura ile parlıyor ve etrafında ruhlar uçuşuyordu.
"Hayır hayır hiç birinize yer yok bugün bize tek bir Ruh lazım oda burada..."

Yerdeki günceyi alıp ateşin içine attı."Efendini serbest bırak hizmetkar rahat bırak ki buraya geri dönsün..."Cayır cayır yanan güncenin içinden bir insan sureti dışarı fırladı sanki gidecek bir yeri yokmuş gibi havada asılı durdu.Elfde sanki görünmez iplerle onu tutuyormuş gibi elleri ile ona şekil vererek masaya yatırdı.Cübbesinden mavi parlak bir taş çıkardı ve hayat taşını hala yanan kalbin içine sokarak yerleştirdi.

"İçinize toprak kattık...Çünkü toprak bizim size vereceğimiz ve sizin uğruna en çok kan dökeceğiniz nimetti..."
Yerden aldığı bir avuç toprağı ruhun üstüne serpiştirdi gri auradan geçen toprak masanın üstüne düşüyordu.
"Vücudunuzun dörtte üçünü suyan oluşturduk çünkü su belkide en kolay sahip olabileceğinizdi..."

Sürahiyi kapıp masanın üstüne yavaş yavaş boşalttı...
"Ve son olarak havadan yararlanmanızı istedik çünkü gökyüzü en büyük hayaliniz olacaktı..."

Eğilip gri auranın içine yavaşça üfledi...Şimdi ruhun oluşturduğu taslakta hava,su,ateş ve toprak adeta dans edercesine geziniyordu.
[i]"Artık hazırdınız etleşmeye kemikleşmeye...Fakat vücudunuzda dolaşan elementleri birleştiren bir köprü istediniz size kan verdik...Tüm nimetler için birbirinizden aldığınız savaşlarda döktüğünüz kanı sizi hayata getirmek için size biz bahşettik."

Hançeri ile avucunu kesip kanı ruhun üstüne döktü.Şimdi kanda diğer elementlerle dolaşarak tüm vücudu sarıyordu sonra onları bastırdı...Şimdi kıpkırmızı bir insan sureti belirmişti yavaş yavaş kırmızı ten rengine döndü...Elf kemerinden torbalarının birinin içinden yedek bir cübbe çıkardı.Gri yaldızlı bir cübbe ve oluşan bedenin üstüne at.

"Uyan Riday oğlu Saeros...Kalk kan kardeşim...Mandos bir kez daha senin Finderin’in yeğeni Saeros'un Prywildom Hükümdarlığına gelmeni kabul ediyor.Ben Rahip Mertuil Du'Ruth seni Prywildom Hükümdarı ilan ediyorum ama gücü ve mührü bulman lazım önce..."


En son tarafından C.tesi Nis. 14, 2007 5:33 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Veidrava
Kirli Kral
Veidrava


Mesaj Sayısı : 87
Kayıt tarihi : 01/04/07

Prywildom'a Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Prywildom'a Dönüş   Prywildom'a Dönüş Icon_minitimeC.tesi Nis. 14, 2007 2:58 pm

Oeehh... İşte... Yaşamın can yakan ait edilmişliği. Böyle bir huzur, kime lütfedilir ki. İşte gözlerim, işte ellerim, işte ben... Belki henüz ben demek için erken, fakat bunca zamandır kıytırık bir deftere ben diyen bir adam şimdiki yarım yamalak bedene bile tav olmayacakta neyleyecek?

...

"İçinize ateşin özünü koyduk...Ruhunuz bedeninizin sıcaklığını tanısın diye..."
Lanet... Neler oluyor? Neden cayır cayır yanıyorum. Mertuil... Mertuiiill... Bu böyle mi olmalı. Ateşi çok yakından hissediyorum. Yanıyorum... Mertuil dudaklarım kuruyor!

"Vücudunuzun dörtte üçünü sudan oluşturduk çünkü su belkide en kolay sahip olabileceğinizdi..."
Yüce ferahlık... İlik ilik, son damlasına kadar istiyorum onu. Fakat fazlasının da harcanmaması lazım. Yine susayacağım...

"İçinize toprak kattık...Çünkü toprak bizim size vereceğimiz ve sizin uğruna en çok kan dökeceğiniz nimetti..."
Şahane... Fazla su çekiliyor, kıymetli topraklara. İhtiyacım olduğunda çamurlaşmış olsa da alıp, ferahlatılabileceğim. Fakat topraklarım fazlasını hakediyor.

"Ve son olarak havadan yararlanmanızı istedik çünkü gökyüzü en büyük hayaliniz olacaktı..."
Hımm... Yine... Nefes... Ağrılarım diniyor. Yaşıyorum...

Artık hazırdınız etleşmeye kemikleşmeye...Fakat vücudunuzda dolaşan elementleri birleştiren bir köprü istediniz size kan verdik...Tüm nimetler için birbirinizden aldığınız savaşlarda döktüğünüz kanı sizi hayata getirmek için size biz bahşettik."

...

Aç gözlerini Saéros...
Ufak ufak aralanan göz kapakları ardından, delici yeşil bakışlar belki biraz şuursuz fakat yeniden canlılar diyarını izlemeye başlıyor, yeniden kavuştuğu çırılçıplak bedenin tepesinden... Fakat bu huzursuzlukta ne? Eksik... Döndürülme eksik! Güçsüz, halsiz ama çok hırslı.

...

Belli bir süre yerde bacaklarım göğsüme çekilmiş vaziyette ve bilinçsizce yattıktan sonra, fazlaca zorlanarak ağzımdan bir kaç kelime dökülüyor.

"Ço..k üşşşüyor... üşüyorum."


En son tarafından C.tesi Nis. 14, 2007 5:27 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://liliumtr.yetkin-forum.com
Menelmacar Feanaro
Ateş Ruhu
Menelmacar Feanaro


Mesaj Sayısı : 39
Kayıt tarihi : 01/04/07

Prywildom'a Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Prywildom'a Dönüş   Prywildom'a Dönüş Icon_minitimeC.tesi Nis. 14, 2007 5:07 pm

Yol her zaman uzundu...Belki de onu en güzel yapan şeydi bu...Geçmişi yarım yamalak olduğu halde onu kovalama zorunluluğu olmaksızın , hatta bir geçmişe ihtiyaç duymaksızın dolaşmak o upuzun yollarda...Böyle lirik düşünceler sarmışken benliğini kendini son derece tanıdık bir yerde bir o kadar da artık yabancı olan bir yerde kendini bulması ironik sayılabilirdi belki de sadece komik...

Prywildom...Hiçyaşamadığı hayatının her zaman bir parçasıydı...Anılarla boğulmaktan ilk vazgeçisi de burada olmamış mıydı?Ama o zamanlar bu küçük köyümsü şey yoktu burada.O bile yoktu...O görkemli şehir son kez kurulmadan önceydi...Birkaç yaşam önce...

Bu şehrin korkusuz efendisini düşündü bir an artık şehir sayılmayan yerleşime bakarken.Birden bir evin etrafında birikmiş kalabalığa takıldı gözü ki merak etmeye fırsat kalmadan hepsi gökyüzünden süzülemn ruhların korkusuyla olsagerek kaçıştı.Tam arkasını dönecekken kafasında birkaç sözcük yankılandı."Üşş..üşüyorrumm..."

Saeros...Eve yürüyüp sertçe kapıya vurdu.İlk vuruşunda zaten aralanan kapı onu şaşırtmış ama doğru zamanda doğru yerde olduğuna inanmasına yetmişti.Ta ki bir cenin gibi kıvrılmış titreyen Saeros'un görüntüsü gözüne çarpana kadar.

"Oh tanrım..."kelimeleri boğazında düğümlenirken hangi tanrıya bile yakardığını bilmeksizin pelerinini çıkarıp Saeros'un üzerine örttü.

Tanrım ona acıyorum diye düşündü.Saeros Inglorion'a...Onu ilk kez bu kadar...Bu kadar...Zavallı görüyordu.

Arkasını dönmeden Saeros'a mı yoksa odadaki diğe rkişiye mi sorduğunu bilmeden bir soru döküldü dudaklarından:

"Neler oluyor burada?"


En son tarafından Paz Nis. 15, 2007 2:58 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mertuil

Mertuil


Mesaj Sayısı : 37
Kayıt tarihi : 02/04/07

Prywildom'a Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Prywildom'a Dönüş   Prywildom'a Dönüş Icon_minitimeC.tesi Nis. 14, 2007 5:32 pm

"Gördün mü?Kadını gördünüz mü?Ruhları kovdu o içeri girince ruhlarda kayboldu belki de bir cadıdır...Tanrım ne yapacağız?"
Şimdi köylüler perde arasından evi gözetliyordu ama hiç birisinin dışarı çıkacak cesareti yoktu.Hepsi yavaşça yataklarına süzülüp battaniyelerini üstlerine çektiler...Bütün bunlar bir kabustu esrarengiz adam,tüm o ruhlar,hiçten var olan kadın...Yarına hepsi yok olacaktı...
---

Mertuil gözleri ile içeri giren kadını süzdü...Hafızası onu hiç yanıltmazdı yine aksamadı içeri giren kadının adı daha pelerinini çıkartmadan ağzına geldi.Ama sesi çıkmadı.Menelmacar...Bu olabilirmiydi gözlerine baktı gerçektende oydu.Yavaşça kapşonunu çekti.Beni tanıyamaz o kadar uzun zaman olduki...
"Neler oluyor burada?"
İşte bu tanımamıştı...Elf bariz bir rahatlıkla üstündeki uyuşukluğu atarak masada yatan adama yaklaştı.Elini alnına koydu ve fısıldadı.
"Üşüyor..."Dedi çatalak bir ses ve belirgin bir memnuniyetle.

"Daha da üşüyecek...Acı çekecek,nefret dolacak..."
Gözlerindeki pırıltı yitmiş tekrar eski yorgun halini almıştı.

"Vücudu daha çok yeni elfkızı.Bomboş bir beyni ve hafızası var ama ruhu o kadar doluki yüzyılların birikimi bu gece yavaş yavaş beynine işlenecek.Ve en kötüsü kanındaki büyüyü en baştan keşfedip çıkartana kadar güçlerine kavuşamayacak."

Bir öksürük nöbetine tutularak geriledi ve köşeye çekildi.Karşısındaki kalebodur gözlere bakarak birkez daha konuştu...
"Bir işaret istemiştim...Mandos'dan doğru mu yapıyorum değişen kaderi bir kez daha değiştiriyorum diye.Siz geldiniz leydim sanırım işaret buydu.Nöbet tutun lütfen Sae'de bende çok savunmasızız şuan köylüler sabah gün ışırken ellerinde meşalelerle gelecekler..."
Tekrar öksürmeye başladı yorgundu çok yorgun bugün kaldırabileceğinden fazla yük yüklenmişti.Az önce kader nehrinin yönünü değiştirmişti.Asasına sarıldı ve yavaşça sızdı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Menelmacar Feanaro
Ateş Ruhu
Menelmacar Feanaro


Mesaj Sayısı : 39
Kayıt tarihi : 01/04/07

Prywildom'a Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Prywildom'a Dönüş   Prywildom'a Dönüş Icon_minitimeC.tesi Nis. 14, 2007 6:23 pm

"Size de büyülerinize de lanet olsun!" diye mırıldanarak konuşan adama baktı.Tabii ki onu tanımıştı ama şuan daha önemli şeyler vardı.Adamı bıraktı ki uyusun.

Yavaşça incitmeden Saeros'un yakınlarındaki cüppeyi giydirmeye çalıştı o çok zayıf bedene.Pelerinini tekrar üzerine örttü ve zayıf bedenine alışamamış ruhunun aynasına dikti gözlerini.Aynı zeka pırıltılarıyla birlikte acı da gördüğünü sanıyordu o gözlerde.

"Ölü kalman gerekirdi sevgili Saeros.Boyundan büyük işlere kalkışıyorsun her zamanki gibi.Ama yine de her zamanki gibi yanında olacağım.Gözlerin kırmızı olmadığı sürece..."dedi fısıltıyla.Bir cevap beklemiyordu,bu narin bedenin konuşma yetisine sahip olabileceğini zannetmiyordu ki garip bir ses sessizliği böldü.

Bu adam...Gülüyor olamazdı değil mi?Gözlerini dikkatle tekrar yüzüne çevirdiğinde rengi kaçmış dudaklarda hafif bir kıpırdama gördüğüne yemin edebilirdi...Yüzü çektiği güçlüğü belirtirken dudaklar hafifçe kıpırdanmayı sürdürdü ve çatlak bir sesle kelimeler hayat buldu...


En son tarafından Paz Nis. 15, 2007 2:59 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Veidrava
Kirli Kral
Veidrava


Mesaj Sayısı : 87
Kayıt tarihi : 01/04/07

Prywildom'a Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Prywildom'a Dönüş   Prywildom'a Dönüş Icon_minitimeC.tesi Nis. 14, 2007 7:15 pm

"K... u..."

Tanrılar adına. Kelimeleri toparlayarak cümle kurmanın bu denli zor olabileceğini tahmin etmezdim. Kelime kurabilmek için harfleri tek tek hatırladıktan sonra yanyana koymak, birleştirildiğinde bir başka harfe geçerken ilk söylediğini unutmak... Breh...Brehh...

Düşüncelerim... Belki yerel lisan yahut kadim lisandan kelimeler değil fakat bana anlamlı geldikleri sürece hangi lisan kalıplarında olduğunu umursamıyorum... En azından düşünürken.

Topla kendini Inglorion... Odaklan en azından bir kaç kelime mırıldan, bu yüzü her zor durumda yüzüne bakan elf kızına. Toparla kelimeleri... Uzun uzadıya bir cümleye gerek yok. Sadece adını mırıldan! Menelmacar de... Yahu en azından Menel deyiver! Ama olmaz... Bekle... Sen Finderin Yiğenisin. Şanına yaraşır bir cümle kur.

"Kut...Kutsan..mak Menel. Kut...sanmış olan... tek bir... kez ya...şam tacıyla yet...inme...yen insandır..."

Fazlası dile gelmiyordu.... gelemiyordu. Bende gözlerimi elf kızının gözlerine dikerek güçsüzce, mimiklerimi kullanarak gözlerimi konuşturmaya çalıştım.

N'olur konuş Menel... Konuşulmasını özledim
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://liliumtr.yetkin-forum.com
Menelmacar Feanaro
Ateş Ruhu
Menelmacar Feanaro


Mesaj Sayısı : 39
Kayıt tarihi : 01/04/07

Prywildom'a Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Prywildom'a Dönüş   Prywildom'a Dönüş Icon_minitimeC.tesi Nis. 14, 2007 8:58 pm

"Kutsanmak mı?Ne zamandan beri kutsanmak Saeros Inglorion için önemli oldu ki?Ben bile artık kutsallıktan medet ummazken seni böylesine kutsanmış görmek ilginç sevgili dostum..."

Alay etmiyordu sadece onun bedeni için acı çekiyor onun yerine dalga geçiyordu içinde bulunduğu durumla.Kırık dökük bedeniyle başkalarının desteğine muhtaç...Zeki...Ama güçsüz...Bu zeka bu bedene fazla geliyordu...Acı verenin bu olduğundan emindi...

Saeros'un bakışları donmuş camlaşmıştı.Korkmuştu elf kız.İnce narin parmaklarını adamın boynuna koyduğunda rahatladı.Yaşıyordu.Sadece uyuya kalmış olmalıydı.Yavaşça elini göz kapaklarının üzerine koydu.Bir an seğiren adam gözlerini kapayıp cenin pozisyonuna geri döndü.Menelmacar yavaşça üzerindeki pelerini düzeltti ve pencereden dışarıya bakarak köylülerin saldıracak cesareti bulmalarını bekledi.

İlerde bir evin penceresindeki soluk ışık gitgide yaklaştı,yaklaştı...Artık odanın içini görebiliyordu.Koyu renk bir cübbeye bürünmüş biri vardı odada.Hiçbir hattı belli olmuyordu.Hatta belirgin olan tek şey elindeki gümüşi ama hiçbir madene benzemeyen bir maddeden yapılmış dikenli bir daldan başka birşeye benzetemediği bir asaydı.Diğer asalardaki gibi tuttuğu güzel ışıltılı bir taş vardı ama ilginç olan her dikenimsi şeyin taştan bir parçaymışçasına ışıldamasıydı.Birden büyücünün kapşonunun gölgeleri arasından bir çift kırmısı göz göründü.Bir saniye göz gözeydiler adeta...Ve büyücü yok oldu...Asa bir süre daha yeşil yeşil yandıktan sonra oda karanlığa büründü...Artık Asa da görünmüyordu...Hatta o ev bile aslında ordada değildi...

Buna şaşıramıyordu bile kafasında yankılanan kelimeler beynine yerleşti...En son tek bir kelime sürdürdü yankılanmayı.

"Lyred..."


En son tarafından Paz Nis. 15, 2007 2:59 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mertuil

Mertuil


Mesaj Sayısı : 37
Kayıt tarihi : 02/04/07

Prywildom'a Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Prywildom'a Dönüş   Prywildom'a Dönüş Icon_minitimeC.tesi Nis. 14, 2007 9:32 pm

"Lyred..."

Bu sözcük kadının ağzından gözkülürken elftte girdiği meditasyondan çıkarak gözlerini açmıştı...Masanın üstündeki adama ve pencere baktı yavaşça asasına yaslanarak ayağa kalktı.

"Lyred...Yerinde olsam bu ismi Saeros'un yanında söylemezdim elfkızı...Beyni şimdiden dolmuş tüm sinirleri gücünün nereye gittiğini sormaya başlamıştır bile."

Kadının yanına yaklaşarak pencereden köyü izledi.Sessiz bir iki gölgenin ev değiştirdiğini görebiliyordu.Bakışlarını gökyüzüne çevirdi.Sabaha az kalmıştı...

"Anlıyorsunuz değil mi ladyim...Dünya üstünde hiçbir enerji yoktan var olamaz;aynı vardan yok olamayacağı gibi.Eh saeros öldüğünde de çok büyük bir güç ortaya saçılmıştı normalde bunun dağılması gerekti eh bizde eski dostumuzun gücünü gaspedecek kadar şereften yoksun değildik.Ama insan beyni bir garip işler aynı kızıl gözlü sıska Lyred gibi.Büyücülerin işlerine pek burnumu sokmam ama kara cübbesinde eminimki Saeros'un payı çok büyük."

Masanın üstündeki adama doğru ilerledi bileğini kavrayıp nabzını saymaya başladı.

"Ama kesin olan birşey varsa aciz bedenine Saeros ağır geldi gücünü bir asaya hapsetti.Sonrada yine kendisi gibi olan büyücüler tarafından basit bir suikastle öldü...Asa veya ceseti mi?Eh ikiside kayıp yada ben yerlerini bilmiyorum...Bildiğim tek birşey varsa eski dostumun güçleri başkalarınada yar olmadı.Ama hipotezime göre gücünün saklı olduğu asayı Saeros bulabilir.Ama önce kanındaki büyüyü tekrar keşfetmesi lazım..."

Ötmeye başlayan horoz seslerine ve evlerden gelen fısıltılara kulak kesildi sonra masada yatan adamın burnundan sızan kanı sildi.

"Uyan sevgili dostum uyan...Artık zamanı geldi daha fazlası tembellik olur..."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Menelmacar Feanaro
Ateş Ruhu
Menelmacar Feanaro


Mesaj Sayısı : 39
Kayıt tarihi : 01/04/07

Prywildom'a Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Prywildom'a Dönüş   Prywildom'a Dönüş Icon_minitimePaz Nis. 15, 2007 2:13 pm

"Bu isimden kaçarak büyü gücünü nasıl keşvetmesini bekliyorsun Mertuil Darkelven.Ve herşeyi bilen sevgili yüce adam benim bütün bunlarla bağım ne?Kendime bile bir iyiliğim dokunmazken beni tanrıların unuttuğu bu adamın iyilik meleği yapan da ne?"

"Hadi hayatlar önce bağladığımız hayatlarımızın getirisi diyelim kendini bilmez güç toplayıcısı büyücünün görüntüsünün benim zihnimde işi ne?!"

Öfkelenmişti.Bağımlılıktan nefret etmek yeni bir his değildi onun için ama Saeros'dan daha eski hiç değildi.Ama yine de söz konusu bu adam oldukça hep bağlı olmak zorundaydı anlaşılan.Dostluk onun için hiçbir zaman değerini yitirmeyen bir olgu olmuştu.Belki de tek olgu.O drowun gidişine kadar aşk da öyleydi.Neyse ki onu Sae'ye bağlayan başta güçlü bir dostluktu.Her ne ise zaten önemi yoktu artık bu işe bulaştığı yeni doğan gün kadar ortadayken ki kaçmayı zaten aklına bile getirmezken bu düşüncelerin nedeni de neydi.

Belki de sonunda yaşlanıyordu...Yine de hala maceranın kokusu onu cezbettiğine göre sorun yoktu.


En son tarafından Paz Nis. 15, 2007 3:00 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Veidrava
Kirli Kral
Veidrava


Mesaj Sayısı : 87
Kayıt tarihi : 01/04/07

Prywildom'a Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Prywildom'a Dönüş   Prywildom'a Dönüş Icon_minitimePaz Nis. 15, 2007 2:17 pm

Göz kıpırtılarıyla, rüyalar aleminden döndüm tekrar karanlık odaya. Bütün geceyi masanın üzerine geçirmiş olmam, zaten hamlamış bedenime daha da bir ağırlık çökmesine neden olmuştu. Uzandığım masanın üzerinde Menelmacar'ın ve Mertuil'in de yardımlarıyla doğruldum ve oturur vaziyete geldim.

"Yün bir yatak için bir daha mı ölmem gerekiyor" diye mırıldandım, kıkırdayarak.

...

Biraz, bir süre eski dostlarla gururlu ve umutlu ibarelerle bakıştıktan sonra pencerenin dışından gelen homurtular odak noktamı değiştirmiş ve bezginlikle off lamama neden olmuştu. Yavaş hareketlerle ayaklandım ve hemen hemen her eklemimi zorlayarak, çatırdattım. Pencereye yaklaştım, ellerimi çerçevesine dayadım ve ortalığı izlemeye koyuldum... Eli meşaleli bir dolu bağnaz insan Lanetlilere ölüm nüdalarıyla, içinde bulunduğumuz odaya yanaşıyorlardı. Bakışlarımı içerdeki iki kişiye çevirdim ve gülümseyerek konuştum.

"Hey hanginiz lanetlisiniz?"

Elbetteki nüdaların nedenini farketmiştim. Tekrar yaklaşan insanlara döndüm ve bir kaç kadim lisandan kelime mırıldandım...

EEEH!... Neden olmuyor? Donup kalmanız lazımdı! Arggh! Lyred...

"Durun tahmin edeyim. Yanınızda bana uygun bir silah yok..."

Derken kapı parçalandı... Öfkeli kalabalık öfke ve korku karışımı bir hırsla üzerimize üzerimize yürümeye başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://liliumtr.yetkin-forum.com
Menelmacar Feanaro
Ateş Ruhu
Menelmacar Feanaro


Mesaj Sayısı : 39
Kayıt tarihi : 01/04/07

Prywildom'a Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Prywildom'a Dönüş   Prywildom'a Dönüş Icon_minitimePaz Nis. 15, 2007 2:26 pm

Maceranın kokusunun bu zavallı köylülerden gelmediği kesindi.Onlar daha çok...Ter ve ekşi bira kokuyorlardı.Kılıçlarını çekti.Saeros'u nazikçe geriye doğru iterek öne çıktı.

"Mecbur kalmadıkça uzakta kal derim...Şimdi insanlarını öldürmemde bir sakınca yok değil mi?"dedi öfkeli ama bir o kadar da korkak kalabalığı göz hapsinde tutarak.


En son tarafından Paz Nis. 15, 2007 3:01 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mertuil

Mertuil


Mesaj Sayısı : 37
Kayıt tarihi : 02/04/07

Prywildom'a Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Prywildom'a Dönüş   Prywildom'a Dönüş Icon_minitimePaz Nis. 15, 2007 3:00 pm

"Lanet olsun Ronald tüm bunları bizim başımıza sen açtın o garip adam neysede ruhları ile gelen o cadı...İkisinide yakalayıp yakmamız gerekli."
Yaşlı adam başı ile onaylıyarak biriken kalabalık gruba Elf e satmaya çalıştığı sandık yığınlarından eski kadim silahları dağıtıyordu.
"İşe yaramaz sapanları bırakın bunları ne zamandır denemek istemişimdir..."
---

Darkelven...İhtiyar hayattan bezgin elfin dudaklarında gülümsemenin nedeni işte bu tek kelimeydi.Darkelven...Bu adı duymayalı o kadar zaman olmuştuki bir an eskisi gibi beline takılı çift palayı hayal etti ateş ve buzu temsil eden iki ama sonra belinde sadece eski bir gürzün asılı oldunu fark etti.Başını sirkeledi çok şeyden fedakarlık etmişti Saeros'un doğrulmasına yardım etti.

"Herşeyi bilen sevgili yüce adam mı?Hiç bu kadar gülmemiştim elfkızı...Benim hiçbirşey bildiğim yok bütün bunları bilsem şimdi en yakın manastırda keyif şarabı içiyor olurdum.Ama bazı öngörüler kaçınılmazdır Saeros daha ölmeden biliyordu güçlerinin nere gideceğini...Zaman çok tutucu bir kavramdır ama Güç sayesinde zafer kazanırsın kazandığın zaferler sayesinde zincirlerini kırarsın ve zaman seni serbest bırakır...Neden sen olduğuna gelince bilmem bize gönderildiğine göre Tanrıları çok kızdırmış olmalısın..."

Eski dostunun doğrulmasına yardım ederken söylediği bir söze içerlemişçesine baktı.
"Hey hanginiz lanetlisiniz?....Durun tahmin edeyim. Yanınızda bana uygun bir silah yok..."
Silahını çekip penceye yaklaşan kadını süzdü.

"Bu lanet işinin yüzyıllardır yüzüme vurulmasından bıktım...Alnımda lanetli yazıyor sanki peh.Saeros silaha ihtiyacın olacağını sanmıyorum hepi topu bir köylü topluluğu sadece biraz korkutsak yeter eminim tek silahları meşale ve tırpandır...Lanet olsun."
Bir ok kulağının kenarından vızırdıyarak geçmişti...Pencereye yaklaştığında köylülerin silahlı olduğunu gördü...
---

"İşte orda pencerede o cadıyı görüyorum...Arkasında da o garip adam."
"Adamı öldürün ama cadıyı sağ yakalamam lazım ateşte yakmazsak asla ölmez..."
"Bence ikisinide yakalım ev ahşap..."
Genç bir çocuk elindeki yayı ile içerideki kahverengi surete nişan aldı ve oku bıraktı...
---

Şimdi üçüde dışarı çıkmışlardı...
"Şu ihtiyarın elindeki kılıcı görürmusun Saeros bence kesinlikle eski Prywildom işi..."
Orta saflarındaki gümüş kabzalı tek el kılıcı beceriksizce kavrayan bir adamı gösterek cübbesinin içlerine elini tıkıştırdı...
"Şimdi olabildiğince az adam ölmeli...Olabildiğince az yorulmalıyım yolumuz uzun bir büyü vardı dur bakalım..."
El kadın kılıcı ile üzerine atılanlardan birinin boğazında hatırı sayılır bir
delik açarken etrafa tazikli kanlar fışkırmıştı.


"PÖH...Ama böyle konsantre olamamki..."
Yüzüne gelen kanları tükererek ellerini madalyonuna götürdü...Gözlerindeki ışıltı geri gelmişti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Menelmacar Feanaro
Ateş Ruhu
Menelmacar Feanaro


Mesaj Sayısı : 39
Kayıt tarihi : 01/04/07

Prywildom'a Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Prywildom'a Dönüş   Prywildom'a Dönüş Icon_minitimePaz Nis. 15, 2007 3:13 pm

"Üzgünüm...Büyü için kana ihtiyacın vardır diye düşünmüştüm.Ve Bunlar yaklaştığı sürece de öyle düşünmeye devam edeceğim gibi görülüyor."

Diyerek yaklaşmaya cesaret edebilenleri mümkün olduğunca hasarsız uzaklaştırmaya çalışıyordu.Tabii ki böyle giderse zaten kalabalık olmayan köyde hatırı sayılır bir nüfus azalımı söz konusu olacaktı.Silahlar sağlam,inançlar güçlü de olsa bu eller kesinlikle bu silahları kullanmaya alışık değildi.Birden içindeki deli karşısındaki adama tutup kılıcı nasıl tutacağını göstermeye bile yeltendi.

Kendi kendine gülerek kalabalığı mümkün olduğunca uzak tutarken Metuil'in birşeyler yapmasını bekledi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Veidrava
Kirli Kral
Veidrava


Mesaj Sayısı : 87
Kayıt tarihi : 01/04/07

Prywildom'a Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Prywildom'a Dönüş   Prywildom'a Dönüş Icon_minitimePaz Nis. 15, 2007 3:32 pm

Tüm bu kargaşa sırasında geride durmaktan öylesine sıkılmıştım ki kendime tütün sarmayı bile düşünmüştüm. Yanı sıra kendimi eğlendirmek için Menel'in arkasında, kavga ediyor gibi davranıyordum boşluğa karşı. Rakibimi ciddiye almış olacağım ki kendimi, onunla konuşurken yakaladım.

Heaa... Solun çok güçsüz... Nasıl, Bunu beğendin mi?

Rakibim pes edip, sırtını yere dayadığında, omuz silkerek tekrar seyir haline döndüm. Bir yandan da vücuduma oturmayan cübbeyi çekiştirip duruyordum. Fakat tanıdık bir ürperti ayak ucumdan beynime tırmanınca tüm ciddiyetsizliği bir kenarı bırakarak ayaklarımın dibine serilmiş leşe baktım. Daha da detaylıca söylemek gerekirse, leşin elindeki kılıca... Eğildim ve sol elimle kılıcın kabzasını kavrayıp, tekrar doğruldum.

Bu kabzadaki işlemeler... Bu kadar özenli ve düzgün işlenmiş gümüş nadir görülür. Hem kesici yüzü.

Elimi keskin yüzde gezdirirken aşınan derimin sızdırdığı kana keyifle baktım. Daha sonra da kılıcı ters çevirerek, kabza başlığı olan yeşil taşa dikkatle baktım. Bir süre sonra taşta iki harf belirginleşti. S. I.

Ahh... Yarım asır boyunca kullandığım kılıç...

O anda savaşmaya hayli hayli hazır hissediyordum kendimi ama kanımın son temsilcileri olan bu köylüleri öldüren kişi olmak istemediğimden pasif kalmayı tercih ettim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://liliumtr.yetkin-forum.com
Mertuil

Mertuil


Mesaj Sayısı : 37
Kayıt tarihi : 02/04/07

Prywildom'a Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Prywildom'a Dönüş   Prywildom'a Dönüş Icon_minitimePaz Nis. 15, 2007 4:11 pm

Hımm...Bir ilahi vardı mezarda kemikleri sızlatacak şekilde birşey...Elfkızının geçtiği yerlerde geride kalan cesetlere dost hane bir şekilde baktı.
"Hadi ama yatma zamanı değilki canım..."
Elleri ile madalyonunu ısıtmak istercesine sıktı sonra fısıldamaya başladı.
"Ey Namevt kalksana seni zavallı,
Kalk ve yürü,yürü ki efendilerin sana cenneti baahşetsin,
Ey ölü ceset ayağa kalk ki Tanrı'lar senden yararlansın,
Ruhunun olmasına gerek yok seni yönetecek güç çok...(Namevt Kontrol)"


Ayağa kalkmaya çalışan ölülerden biri elleri ile yeri yoklayarak kesik başını aradı...
---

"Şuna da bak hortladı..."
"Cadı kadın yap o yaptı gördüm..."
"Önce öldürdü sonra diriltti..."
"Yaşayanlara karşı savaşarız ama ölünler..."
Silahlarını atan köylüler evlerine kaçışmaya başladı...
---

Bir kukla efendisi gibi elleri ile ceseti yöneten Mertuil'in yüzü konsantreden kasılmıştı.Köyüler kaçışırken oda aniden trasntan çıktı aynı anda cansız beden geri yere kapaklandı.Adam şimdi acı ile göğsünü tuttu...
"Bir avuç köylü için bu kadar ileri bir yetenek kullanmamam gerekirdi..."
Kadın kılıcını cesetlerden birinin giysilerini ile temizlerken Saeros eski kılıcını inceliyordu...Bakışlarını Mertuil'e çevirdiğinde konuşmasına fırsat vermeden elf tekrar söze girdi.

"Biliyorum biliyorum...Biz yaşlı kaçıklar bir araya geldik mi gösteriş yapmadan duramıyoruz...Ee buralar senin toprakların Saeros söyle bakalım ne tarafa yolculuk.."
Kendini toparlayıp eşyalarını kontrol etti ve yola koyuldu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Veidrava
Kirli Kral
Veidrava


Mesaj Sayısı : 87
Kayıt tarihi : 01/04/07

Prywildom'a Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Prywildom'a Dönüş   Prywildom'a Dönüş Icon_minitimePaz Nis. 15, 2007 7:11 pm

Pehh... Doğru tabi burası benim topraklarım. Fakat topraklarımda yön olarak belirleyebileceğim bir yapı kalmamış ki. Bıraktığım her şey yıkık. Haşmetli kalemden, ücralardaki hanlara kadar. Her neyse sanırım en mantıklısı Prywildom'dan çıkmak. Fakat önce...

Elimde büyük bir benimsenmişlikle tuttuğum kılıcımı cübbemin içine sardığım uzun kumaşa yerleştirdim ve bir kaç saat önce yattığım masanın üzerindeki güncemi aldım. Mertuil'in okuduğu yaprakların açık kalmasına özen göstererek, o yapıdan ayrıldım.

...

Köylülerimin yerleştikleri alanın arasında geçerken pek çok göz üstümüzdeydi. Günceyi aldım, yere bıraktıktan sonra, sayfaların karışmaması için üzerine bir taş koydum. Tekrar doğruldum ve yol almaya devam ettik.

Kanımdan gelenler o sayfaları okuyacaklar ve kimleri öldürmeye çalıştıklarını anlayacaklardır.

...

Prywildom'dan ayrılmış, sınır komşusu bir devletin pazar sokağında ilerliyorduk.İlginç otların mest eden kokularının arasından sıyrılarak sonlanan sokağın ardından geniş yol önümüzde ikiye ayrıldı. Sağ tarafta yükselen barakayı gördükten sonra o yolu seçme düşüncesinin aptallığını bir kenara bırakarak sol yoldan ilerlemeye başladık.

Nacizhane bir han lazım... Ehhh... Ne biçim şehir bu...

derken belirmişti yolumuz üzerinde aranılan niteliklere sahip bir han
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://liliumtr.yetkin-forum.com
Menelmacar Feanaro
Ateş Ruhu
Menelmacar Feanaro


Mesaj Sayısı : 39
Kayıt tarihi : 01/04/07

Prywildom'a Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Prywildom'a Dönüş   Prywildom'a Dönüş Icon_minitimeCuma Nis. 27, 2007 6:52 pm

Çok harika olmasa da istenilen derecede iyi sayılabilecek bir han...Sıradan ve basit...Her zaman karşılaştığımız ve her zaman bıkmadan tercih ettiğimiz cinsten işte.

"Ömrüm hanlarda geçip gidiyor ve ardıma baktığımda elimde hiçbir şey...hiçbir şey..."

Tanrım kendi kendime mırıldanıyordum.Yaşlanıyor muyum ne??diye düşünürken buldu kendini.Artık genç bir elf olmaktan çıkmıştı tabii ki.Yoksa yarı-elf mi demeliydi.Ne kadar da fazla düşünüyordu.Belki de bu yarı-elf bedenine sıkışmış bir insandı ve gördüğü bunca şeyi kaldıramıyordu.

Fazla düşünmeden hana girmek gerek diye düşünerek diğerlerinin de takib ettiğini varsayarak içeriye dalıp eski ve güzel bir alışkanlıkla en karanlıkta kalan masayı seçerek oturdu.Han girdiğinde kişiyi şaşırtmayacak ölçüde tanıdıktı.Balki de daha önce de burada bulunmuştu.Kim bilir kaç yaşam önce...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mertuil

Mertuil


Mesaj Sayısı : 37
Kayıt tarihi : 02/04/07

Prywildom'a Dönüş Empty
MesajKonu: Geri: Prywildom'a Dönüş   Prywildom'a Dönüş Icon_minitimeCuma Nis. 27, 2007 10:01 pm

Attığım her adımı kafamda tartarak şehri tanımaya çalışıyorum,bu bölgeden en az yüz kere geçmiş olmam lazımdı...Daha önce hafızam beni pek zorlamamıştı her ne kadar geride bıraktığım bedende bir iz bıraksamda bu hiç anılarım olmamıştı.Neden sonra şehrin kurulduğu vadiyi çevreleyen tepecikleri hatırlar gibi oluyorum.

"Burada bir vaha vardı Sae...Basit ücra bir kasabaydı ama sefere giden askerler için iyi bir ikmal tesisi olurdu.Buradan en son geçtiğimde cüce isyanını bastırmaya gidiyordum.Drow gibi görünen bir elf sureti ile...Ama sanki çok uzak bir zaman gibi.Yüz yıllar değil bin yıllar geçmiş gibi yine zaman denilen bataklığa saplanmadan anı yaşıyalım..."

Prywildom yıkıldıktan ve toprakları lanetlendikten sonra buranın değerlendiğini var sayıyorum.Yoksa bu kadar gelişemezdi.Ama sanki bu yosun kokan han hep vardı.Garip diye düşündü gülümsiyerek...Çölün ortasında deniz kokusu...Sonra meraklı bir bakışı farketti.

"Üç soğutulmuş şarap ver bize..."

En son dedikoduları mevcut halde belleğinde bulunduran hancıyı sipariş vererek kovmayı seçti...En son istedikleri şey şehrin dedikodu gündemine üç yabancının girmeseydi.Şaraplar geldikten sonra başka birşey olmadığını hancıya açıkça bildirdi ve onu gönderdi.

"Evet Sae gelelim yol planına...Senin için biraz zaman ayırabiliriz sanırım hepimiz umarım gücüne yoğunlaşak zamanın olmuştur çünkü zaman bizim için anlamsızda olsa onu kaybetmek istemeyiz..."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Prywildom'a Dönüş
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Lilium TR :: FRP :: Forum RP-
Buraya geçin: